Kırgızistan’ın en önemli ve en çok takip edilen haber portalından birisi olan Kaktüs Media Sapat Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Orhan İnandı’nın kaçırılmasıyla ilgili önemli bir analiz yazısı yayınladı. Konuyla ilgili önemli kişilerin de fikrinin yar aldığı yazı şu şekilde:
Sapat Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Orhan İnandı’dan en son 31 Mayıs 2021 günü akşam saatlerinde bir kafede eski İçişleri Bakanı Melis Turgunbaev ile bir araya geldi. O zamanda bu yana kendisinden haber alınamıyor. Soruşturmayı kaybolma vakası olarak başlatan Kırgızistan İçişleri Bakanlığı, daha sonra elde ettiği bilgiler neticesinde İnandı’nın soruşturmasını genişleterek “Adam Kaçırma” kapsamında ele aldıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Kırgız vatandaşı olan Orhan İnandı’nın kaybolmasına tepki gösterdi. Caparov, Ulusal Güvenlik Devlet Komitesine (GKNB) ve İçişleri Bakanlığına İnandı’yı arama çalışmalarını yoğunlaştırma talimatı verdi.
Sapat Eğitim Kurumlarına bağlı okullardan mezun olan öğrenciler, veliler ve kurumlarda çalışanlar Orhan İnandı’nın bulunması için Hükümet Konağı ve Kırgızistan’daki Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde barışçıl mitingler yaptı.
Ülkenin Ombudsmanı Tokon Mamıtov, olayın üzerinden 1 ay geçmiş olmasına rağmen güvenlik güçlerinin İnandı’nın kaçırılmasıyla ilgili şu ana kadar herhangi bir cevap veremediklerini söyledi.
Ombudsmanı Mamıtov, “Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bahsettiğimiz kişi bizim kendi ülkemizin vatandaşı. Ve aynı zamanda ülkemizdeki en önemli ve büyük eğitim kurumlarının kurucu ve yönetim kurulu başkanı.
Öncelikli olarak, soruşturmayı yürüten güvenlik birimlerinden soruşturmanın ilerleyişi hakkında bilgi talep ettik. Orhan İnandı’nın kaçırılma nedeni, nerede olduğu ve soruşturmanın şu anda hangi aşamada devam ettiği gibi sorular sorduk. Ne yazık ki, şu ana kadar bana verdikleri bilgilere göre, İnandı’nın kaçırılması ile bir gelişme ve ilgili ellerinde önemli bir gelişme yok. Ancak, soruşturmayı titizlikle yürüttüklerini ve İnandı ile ilişkili tüm kişileri ve olası tüm ihtimalleri değerlendiklerini ifade ettiler. Herhangi bir ipucuna ve yeni bir bilgiye ulaştıklarında bunu kamuoyu ile paylaşacakları bilgisini verdiler.” dedi.
Orhan İnandı’nın kaçırılmasından 1 hafta kadar sonra Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, 8 Haziran 2021’de Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı basın sözcüsü Erbol Sultanbaev, iki cumhurbaşkanın görüşmesinde İnandı konusunun gündeme geldiğini, ancak Erdoğan’ın İnandı’yı tanımadığını ve konu hakkında kendisinin hiçbir bilgisi olmadığını ifade ettiğini söyledi.
Orhan İnandı’nın kaçırılması sadece Kırgız toplumunu değil, uluslararası bazı insan hakları kuruluşlarını da endişelendirdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch – HRW), Orhan İnandı’nın zorla Türkiye’ye götürülme ihtimalinden endişe duyduğunu belirterek bir an evvel bulunması için Kırgızistan hükümetine çağrıda bulundu.
New York merkezli İnsan Hakları Örgütü HRW çağrısında özetle şu hususları vurguladı: “Orhan İnandı bir Kırgız vatandaşıdır. Kırgız hükümetinin, onun kayboluşunu araştırmak, nerede tutulduğunu belirlemek, güvenliğini sağlamak ve Türkiye’ye hukuka aykırı olarak gönderilmemesini sağlamak gibi bir sorumluluğu var. Son beş yılda, Türk makamları tarafından Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan çok sayıda kişi keyfi olarak gözaltına alındı ve zorla Türkiye’ye geri gönderildi. Orada, hukuki hakları ihlal edilerek sahte terör suçlamalarıyla hapsediliyorlar. Türk hükümeti 2019’da İnandı’yı Gülen hareketi üyesi olmakla suçladı. İnandı Türkiye’ye iade edilirse, kötü muamele ve işkence riski altındadır ve keyfi gözaltı ve terör suçlamasıyla adil olmayan bir yargılama ile karşı karşıya kalacaktır.”
İnsan Hakları örgütlerinin yanı sıra Avrupa Parlamentosu milletvekilleri de Orhan İnandı’nın kaçırılmasına tepki gösterdiler. Avrupa Parlamentosu’nun Orta Asya Delegasyonu Başkanı İtalyan Milletvekili Fulvio Martusciello ve Avrupa Parlamentosu’nun Polonyalı üyesi Roza Thun, ortak bir açıklama yaparak İnandı’nın salıverilmesini istediler. Bu kaçırma olayına karışan her kişi hakkında BM hukukunun devreye gireceğini ifade eden Avrupalı parlamenterler Martusciello ve Thun, Türk hükumetini kaçırma girişimini sonlandırmaya ve İnandı’yı serbest bırakmaya çağırırken; Kırgız hükumetini de İnandı’yı bulmak için her türlü arama girişimini sürdürmeye ve olayın aydınlığa kavuşmasını sağlamaya çağırdı.
Alman hükümeti de Kırgızistan vatandaşı Orhan İnandı’nın akıbetini Bişkek hükümetine sordu ve yaşanan belirsizlikten duyduğu endişeyi dile getirdi. Deutsche Welle’de çıkan habere göre, Türkiye kökenli Kırgızistan vatandaşı Orhan İnandı’nın akıbeti konusunda Alman hükümeti Bişkek hükümetiyle bağlantıya geçti. Almanya Dışişleri Bakanlığı’nda görevli Devlet Müsteşarı Miguel Berger’in, yöneltilen bir önergeye verdiği cevapta, “Federal Hükümet Kırgızistan’da kaybolan Orhan İnandı’nın olayını Kırgız hükümeti ile 3 Haziran’da konuşmuştur. Görüşmede belirsizliği süren vaka hakkında endişesini dile getirmiştir” ifadesi yer aldı.
Yapılan bu açıklama ve tepkilere şu ana kadar Kırgız makamları ve güvenlik birimleri hiçbir tepki göstermedi. Alman hükümetinin dile getirdiği endişeleri ile alakalı Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, Berlin ile şu ana kadar müzakerede bile bulunmadı.
Siyaset Bilimci Çınara Esengül, Orhan İnandı’nın kaçırılma hadisesindeki sessizliğinin ve net bir şekilde pozisyon alınmamasını mevcut yönetimin zayıflığından kaynakladığını düşünüyor.
Çınara Esengül, “Diplomasi ve siyasette olaylar birbiri ile bağlantılıdır. Normal ülkelerde, büyük güçler, olaylar analiz edilir, incelenir ve daha sonra kamuoyuna açıklama yapılır. İnandı’nın kaçırılmasıyla alakalı uluslararası insan hakları örgütlerinin çağrısına ve diğer kurum ve kuruluşların tepkilere rağmen Kırgız makamlarının sessiz kalması, kendine ait bir pozisyon alamadığını ve fikrini ifade etmekten korktuğunu gösteriyor. Bu da bize mevcut yönetimin zafiyetini gösteriyor. Devletin görevi yurt içinde ve yurt dışında vatandaşlarını korumaktır. En endişe verici olan da bu olaydan sonra artık Kırgızistan’dan insan kaçırmanın mümkün olabileceğine dair başka güçlere karşı işaretin verilmiş olması ve zafiyetin gösterilmiş olması. İnandı’nın kaçırılması ile alakalı farklı görüşler var. Ancak, Türk yönetimi ve ilgili birimler olmadan bu işin yapılamayacağı fikri akla en yatkın olanı.”
İnandı’nın kaçırılmasının ve bu konuda mevcut yönetimin sessizliğinin ülkenin imajını olumsuz etkilediğini dile getiren Esengül, “Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, demokrasi ve insan haklarına saygı çok önemlidir. Hiçbir şekilde insan hakkının çiğnenmesine müsaade edilmez. Ve bu ilkeleri dış politikada da savunurlar. Bağımsız Devletler Topluluğu, Türkiye, İran gibi ülkelerde insan hakları çok önemli bir rol oynamaz. Eğer biz ikinci gruptaki ülkeler gibi olursak, insan haklarına saygı duymuyoruz demektir ki bu durumda ülkedeki yatırımcıları da koruyamayız. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, bunu yapmamamız gerektiğini resmi olarak bize bildirdi. Bu da bizim için endişe verici başka bir sinyaldir. Diğer bir deyişle, Rusya ve Çin’e bağımlı olan ve yakın ilişki içerisinde olan ülkeyiz. Bu projeksiyondan bakacak olursak, demokrasiyi savunan, bireyi ön plana alıp, insanın haklarını koruyan ve saygı duyan ülkelerden uzaklaşıyoruz. Tam tersine, insan haklarının yok sayan, her şeyi zorbalıkla ve güç kullanarak çözen otoriter ülkelere daha da yakınlaşıyoruz.” dedi.
Ulusal Güvenlik Devlet Komitesi (GKNB)’nin Orhan İnandı’nın vatandaşlığının yasal olup olmadığını araştırmasından bahsetmemek elde değil.
İnandı’nın vatandaşlığını araştırmasının GKNB’nin yasa dışı bir eylemi olduğunu ifade eden Hukukçu Tattıbübü Ergeşbaeva, “Vatandaşlık almak kolay bir işlem değildir. Öncelikli olarak vatandaşlık ve göçmen birimindeki komisyona başvuru yapmanız ve bu komisyonun onayının alınması gerekiyor. Daha sonra Adalet Bakanlığı’na bağlı Devlet Kayıt Hizmeti prosedürlerini tamamlamanız ve oradaki komisyonun da onayını almanız gerekiyor. İçinde dışişleri bakanlığının da bulunduğu birkaç kurumundaki prosedürü tamamlamanız ve ilgi birim veya komisyonlardan onay almanız gerekiyor. En son olarak da GKNB yani istihbarat, bütün bu prosedürleri ve sizin o zamana kadar ülkede yaşadığınız zaman zarfındaki çalışma ve faaliyetlerinizi tek tek inceler. Her şey yasal ise ve vatandaşlık almanızda herhangi bir engel yok ise GKNB vatandaşlığınızı almanız için onay verir. Bütün bu evrelerden geçtikten sonra ancak o zaman cumhurbaşkanı vatandaşlıkla ilgili kararnameyi imzalar. Ayrıca, Orhan İnandı uzun zamandan beri Kırgız vatandaşıdır. Burada akla şu şekilde bir soru geliyor: Neden daha önce değil de şimdi vatandaşlığın yasal olup olmadığı araştırılıyor? İstihbarat birimi özellikle neden şimdi bu konu ile ilgileniyor? Burada, Kırgız vatandaşı olan birisinin anayasal haklarının ihlal edildiğini belirmem gerekir.” dedi.
Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı ve diplomatların söyleyecek bir şeyleri olmadığı için sessiz kaldıklarını ifade eden Siyaset Bilimci Çınara Esengül, “Dışişleri Bakanlığı ve diplomatlar şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da açıklama yapmayacaklar. Bu şekilde bu durumdan çıkabileceklerini ve sıyrılabileceklerini düşünüyorlar.” dedi.
Haberin orijinal(Rusça) metnini okuyabilmek için tıklayınız.
Kaynak: Kaktüs Media